Aslında öyle değilmiş. Kandırmışlar bizi. Ispanaktan, Temel Reis’ten bahsediyorum. Temel Reis, yıllarca cebinden çıkardığı ıspanak konservesi kutusunu açıp ağzına boşaltarak Safinaz’ını korudu Kabasakal’dan. Biz de anneler olarak pek de sevilmeyen ıspanağı çocuklarımıza yedirmek için olmadık yollar yarattık durduk.
Örneğin ben: Bir kilo ıspanaktan börek yapardım. Artık ıspanaklı börek mi oluyordu yoksa yufkalı ıspanak mı bilemiyorum. Ama börek sevdikleri için yiyorlardı çocuklarım. Ben de demir aldılar diye seviniyordum. Hepsi hikâyeymiş meğer. Demir falan yokmuş ıspanakta. Üstelik demir emilimini engelleyen oksalit asit varmış. Şimdi o kadar da kötülememeli garibim ıspanağı. Tabii ki değerli vitaminler, mineraller de içeriyor.
Zaten yıkayan bilir; yıka yıka çamurundan ayıramazsınız. Yapraklara veda etmemek için suya direnir o arsız çamurlar. Ben mutlaka yedi su yıkarım, olmazsa devam ederim yıkamaya. Şimdi makarna süzgecinin oldukça büyüğünü yapmışlar da onun sayesinde bir milim çamur parçasını bile atlamıyorum.
Geçenlerde “Kuru ıspanak var mı?” dedim pazarcıya. Varmış… Çamuru kendinden çok. Aldım yıkadım yıkadım pişirdim. Ama evdekiler mırın kırın edilince mis gibi yemeğin bir kısmı çöpe gitti. Zaten ben oldum olalı kalan ıspanak yemeğini bekleyince içindeki nitrat ve nitrit bileşimi artığını bildiğim için buzdolabına kaldırmam. Allah’tan aldığım ıspanağın hepsini pişirmemiş yarısını buzluğa koymuştum. Şimdi elimde altından daha değerli bir poşet ıspanağım var yani ıspanak zenginiyim şu sıralar.
Bakın ne hallere düştük. Allah’ın ıspanağını sağlıklı yiyeceğiz diye seviniyoruz. Yok işte başka bir ot karışmış da içine, yok iyi yıkanmamış da, öyle olmuş, böyle olmuş acillere koşturmuş millet. Yılların ev kadınları ıspanakla o otu ayırt edemeyecek, üstelik de doğru dürüst yıkayamayacak mı? Resmen ev kadınlarına hakaret bu.
Bir ara tarım ilacının en çok ıspanakta kullanıldığını okumuştum; doğruymuş meğer. Maşallah zaten şimdilerde yapraklar devasa olmuş ıspanaklarda. Bir de dozu çok kaçınca bu rezilliği yaşadık demek ki. Ya da daha çok duyduğumuz ıspanakların dayanıklı olması için bazı koruyucularla marketlerde tutulması sonucu olmuş veya donmasın diye tarlada yapılan uygulamalar sonucu halkın zehirlenmesi. Hangisi doğru? Bence yabancı ot karışmış, iyi yıkanmamış dışında hepsi doğru.
Neyse ne… Ülkemde bir ıspanağı bile güvenle alamadıktan sonra. Ya da şu sıralar olduğu gibi korkudan hiç alamadıktan sonra neye yarar? Sabah dolaptan bir demet rokayı aldım yıkamak için. Şüpheyle baktım rokaya. Roka da bana baktı alıngan alıngan sanki kırk yıllık dostuna insan böyle bakar mı gibi. E, şüpheci olduk tabii. Ispanak genel olarak pişirilir. Ya çiğ yenilenler? Ya yabancı ülkelerden geri gönderilip piyasaya sürülmüş olanlar? Onlarda risk daha yüksek değil mi? Bir de şöyle bir şey uyarı okudum. Sebzeleri yıkarken ellerinizi güzel yıkayın, ellerinizden sebzelere bulaşma olmasın diye. Güler misiniz ağlar mısınız?
Tüketiciye olduğu kadar üreticiye, pazarcıya da yazık oldu. Pazarcılar kimse artık ıspanağın yüzüne bakmayınca ıspanak da uzun süre muhafaza edilecek bir sebze olmadığından akşam olunca çöpe atılıyormuş. O tek(!) haneye düşmüş enflasyonu bakalım ıspanak ne kadar etkileyecek?
Peki bu aralar yemeyelim ama sırf ıspanak mı sorunlu? Tüm sebzelerde tarım ilacı kullanılıyor. Bile bile yiyoruz çaresiz. Et zaten alınacak gibi değil dayanmış seksen, yüz liraya. Tavuk alayım deseniz o en tehlikelisi. Herkes biliyor artık. Organik besleneyim deseniz ne kadar organik bir o konu var bir de fiyatlarından yanına bile yaklaşamayız. Yalnız bazı bilinmeyenler var ki duyunca hayret ettim. Tarlada yüklenen tarım ilacı yetmiyormuş gibi bir de satışa sunulduğu marketlerde sebzelerin üstüne gelen sinekleri yok etmesi için sinek ilacı sıkılıyormuş. Pes yani! Vicdan, ahlak kalmamış. İnsanlık bitmiş kısacası.
Kendimizden vazgeçtik artık ama biz bu koşullarda nasıl çocuk, torun büyüteceğiz. Bakın minicik bir yavru nar yedi diye zehirlenip öldü bu ülkede. Ama hâlâ yok şu ot karışmış, yok bu ot karışmış demelere devam.
Bizi affet yavrum… Geleceğini çaldık. O yediğin narın taneleri kadar tarım suçlusu bir ülkeyiz biz artık.
Ceyda Sevgi Ünal