Akciğer vücudumuza gerekli oksijen ihtiyacını karşılayan hayati organlarımızdan birisidir. Rahat nefes almak, rahat nefes solumak için akciğerlerimizi kullanır ve akciğerlerimizden faydalanırız. İnsan vücudunda oluşan her organ gibi akciğerimizde belirli hücrelerden oluşmaktadır. Bu hücreler diğer tüm organlarımızda olduğu gibi organımızın çalışması ve görevini yerine getirmesi dışında biyolojik kontrol ekseninde çoğalarak tümör olarak ortaya çıkmasına neden olur.
Organımızın etrafında veya içerisinde büyümek ile ilk evresini gerçekleştirmiş olur.
Bu kontrol dışında ortaya çıkma ve büyüme neticesinde sadece mevcut olduğu organa değil diğer çevre organlara da zarar vererek tüm vücudumuzun bu olumsuzluktan etkilenmesine neden olur.
Dolaşım yolu ile birlikte diğer uzak organlara da erişim sağlayabilirler.
Uzman doktorlar bu tür biyolojik olmayan hücreleri iki ana kısımda kategorize ederler.
Vücuda zararlı olan ve vücuda zararlı olmayan şeklinde iki ayırırlar.
Küçük hücreli olan zararlı hücreler yulaf hücreli ismi ile uzmanlar arasında tıbbi olmayan bir terim ile anılmaktadır.
Küçük hücreli dış akciğer kanserine neden hücreler ise dış akciğer hücresi olarak anılır.
AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLUR?
Her türlü tütün içilmesi akciğer kanserine neden olan etkenlerdendir. Sarma tütün, sigara, pipo, puro gibi içildiğinde keyif ve zevk veren vücut dışı etkenler nedeniyle akciğer kanseri riski oluşur. Çok nadir bir şekilde görülen çeşitler hızlı seyirli olanlardır. Yani vücuda yayılması hızlı, diğer organlara bulaşması metabolojik olarak süratlidir.
Akciğer kanseri yüzünden hastalanan insanların sayısı tütün ve tütün ürünlerinin tüketilmesinin fazla olması nedeniyle az olan veya fazla olan ülkeler arasında değişiklik göstermektedir. Tütün içen insan sayısı fazla olan ülkeler tütün içen insanı az olan ülkelere göre daha fazla akciğer hastasının tedavisi ile ilgilenmek durumundadır.
Ülkemizde yılda tütün ve tütün ürünleri nedeniyle akciğer kanseri hastalığına yakalanan insan sayısı ülke nüfusunun %7’sine tekabül etmektedir. Sağlık Bakanlığı ve diğer ilgili devlet kurumları tütün ve tütün ürünlerinin azaltılması veya kullanımının bırakılması noktasında birçok çalışma ve proje geliştirmektedir.
Bu projeler ne kadar çok olursa olsun vatandaşların kıymet-i harbiye derecesinde ilgilenmemesi büyük bir sorun oluşturmaktadır.
Yeşilay isimli kurum devletin türlü türlü destekleri sonucunda çeşitli kampanyalar düzenlemekte ve insanların tütün ile tütün ürünlerini kullanmaması konusunda çalışmalar yürütmektedir.
Zira tütün kullanan bir insanın tütün ve tütün ürünleri kullanmayan insan göre akciğer kanseri hastalığına yakalanma riski göz önünde bulundurulduğunda devletin ve devlete ait kurumların vatandaşlarını korumak adına böyle çalışmalar, böyle projeler başlatması kaçınılmazdır.
Akciğer Kanseri Hastalığında Erken Teşhisin Önemi!
Akciğer kanserine yakalanmış veya yakalanmamış her birey için erken teşhisin önemi büyüktür. Bu nedenle devlet ve devlete ait kurumlar büyük bir titizlik ile çalışmalar yürütmektedir.
Yeşilay ve diğer devlet kurumları akciğer kanseri ile mücadele için kampanyalar başlatmaktadır. Bu kampanyaların ana temel unsurunu erken teşhis oluşturmaktadır. Hayatının belirli bir döneminde tütün ve tütün ürünlerinden en az birini kullanmış, kullanmak zorunda kalmış insanlar için muayene kampanyaları oluşturmuşlardır. Bu hususta özel tedavi ve teşhis merkezleri kurulmuştur. ( Amatem, Tütem vs. )
Hayatında bir kez bile olsa tütün ve tütün ürünleri kullanmış olanlar akciğer kanseri riski ile karşı karşıya kalmışlardır. Bu nedenle en yakın tıp merkezi, sağlık kuruluşu, hastane ayırt etmeksizin mutlaka bir uzmana görülerek akciğer kanseri teşhisi için muayene olmak gerekmektedir
Erken teşhis hayat kurtarır.
Akciğer kanseri için yapılan erken teşhis sayesinde ülkemizde bu hastalığa yakalanma riski bulunan 20 milyon insan en az 2 milyonunun tedavi olarak bu hastalıktan kurtulma ihtimalleri vardır.
Akciğer kanseri riski oluşturan sebeplerden birisi de tütün ve tütün ürünlerinin kullanılmasından kaynaklamaktadır. Bu ürünlerden birini veya bir kaçını tüketmiş olanlar mutlaka bir uzmana görünmeli ve erken teşhis hayat kurtarır ilkesinden faydalanmalıdır.