Küba Kanser Aşısı Tedavisi Dosyası

Küba’da yürütülen kanser aşısı tedavisine dair Türk Tıbbi Onkoloji Derneği ve uzman Onkologların görüşlerine yer verilen Küba kanser tedavisi dosyası

Türkiye’de abartılı ve gerçeği yansıtmayan faydacı medyadik haberler yüzünden kanser hastalarında büyük umut uyandıran Küba Kanser Aşısı Tedavisi dosyasını tüm gerçekliği ve çıplaklığıyla siz değerli okuyucularımızın huzuruna getiriyoruz. Bu makalenin hayatınızda gözle görülür bir değişikliğe yol açması dileğiyle konumuza geçelim.

Kanserle savaşan sanatçı Arif Sağ, geçtiğimiz aylarda doktorunun önerisi üzerine tedavi olmak için Küba’ya gitti. Peki Küba gerçekten de bu konuda kalıcı bir şey yapabiliyor mu? Gelin Onkoloji Uzmanı Prof. Gökhan Demir ile birlikte konuya bir göz atalım. Onkoloji alanında büyük çalışmalar gerçekleştiren ülkelerden biri olan Küba adını Kanser aşısıyla duyurmuştu. İnternette Arif Sağ’ın bu tedavi için Küba’ya gitmesiyle herkes kanser aşısı hakkında birtakım söylentiler duydu. Küba’daki kanser aşılarının etkili olduğunu söyleyen Onkolog Profesör Gökhan Demir bu konuda şöyle diyor:

“Vücuttaki bağışıklık hücrelerini uyarmayı başaran Küba birtakım aşılar geliştirdi. İki adet kanser aşısı çok dikkat çekiyordu. Bunlardan bir tanesi sadece akciğer kanserlerinde kullanılan bir aşıydı. Diğer ise kanserli hücrelerin yüzeyinde bulunan büyüme molekülüne karşı geliştirilen bir aşıydı.”

Kanser Aşısı Tedaviye Yanıt Oranını Yüzde 15 Oranında Artırıyor

Doktor Demir’e göre bu aşılar genellikle kemoterapiden sonra tedavinin sürdürülmesi ve bağışıklığın böylelikle güçlendirilmesi adına kullanılıyor ve kemoterapi ardından kullanıldığında iyi cevaplar alınıyor. Tedavinin olumlu yanıt oranının yüzde 15-20 civarında olduğuna yönelik çalışmalar mevcut. Bu kanser aşıları aynı zamanda Türkiye’de de uygulanabiliyor ve Eczacılar Birliği, aşıyı resmi olarak ülkeye getirebiliyor. Tek seçeneğin Küba olmadığını belirten Demir, bu tarz bağışıklık uyarıcı tedavi ajanlarının alternatiflerinin mevcut olduğunu ve Türkiye’de bulunabildiğini belirtiyor, ayrıca yine yurt dışından da getirtilebiliyor.


Küba Kanser Aşısı Türkiye’de Test Ediliyor

Kanserde ömrü uzattığı belirtilen kanser aşısının Türkiye denemeleri yapıldı ve bulgulara göre ömrü ortalama 2-3 ay uzattığı ortaya çıktı. İlacın Türkiye’ye getirilmesinde ise bir doz yaklaşık 2.620 dolara mal oluyor.

Kanser Aşısı Bağışıklık Hücrelerini Tetikliyor

Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Nil Molinas Mandel, etken madde olan racotumomab’ın akciğer kanserlerinin yüzde 80-85’ini meydana getiren “küçük hücreli dışı” akciğer kanserlerinde etki ettiğini belirtti. Bu ilacı Küba’da mide, pankreas gibi diğer kanser türlerinde de kullandıklarını belirten Profesör Mandel, “Tümör hücresi vücuttaki bağışıklık sistemini kandırıyor. Vücudun kendi doğal parçası zannettiği tümör hücresi de vücutta dilediğince büyüyor. Cilt altına enjekte edilen bu ilaç, tümöre karşı savaşan bağışıklık hücrelerini tetikliyor ve vücut, hastalığı geriletmeyi, durdurmayı ya da en azından kendinden olmayan bir parçayı tanımayı öğreniyor. Türkiye’deki hastalar 3 yıldır bu aşıları kendi ülkelerine getirtiyor” dedi.

Bavulla Getirilen Aşılar Tedavide İşe Yaramıyor

Uzmanlar tarafından yapılan açıklamaya göre hastalar bazen ilacı Eczacılar Birliği yoluyla getirmek yerine kendileri gidip almayı tercih ediyorlar ancak soğuk depo zincirini bozdukları için ilaç yolda bavulda gelirken bozularak özelliğini kaybediyor ve hastada hiçbir tedavi etkisi yaratmıyor.

Türkiye’de satılmayan bu ilacı ekonomisine uyan insanların ancak alabileceğini belirten Doktor Mandel, “Lenfosit yanıtlarında artış görülse ve hastalara umut verse de, bu tedavi hala standart tedavilerin yerini tutmuyor.” dedi. İlaç standart tedavilerle birlikte üst üste hastaya verilebiliyor ve yan etkide bulunmuyor.

Küba Kanser Aşısı İle 5 Ay Daha Yaşadı

Burhanettin Çevik adındaki hasta yakalandığı Akciğer kanserinin ardından Küba’daki aşıyı denedi ve aşı hastayı 5 daha adeta doping almış gibi yaşattı. Fakat aşının direnci 5 ay sonra kırıldı ve hasta 7.ayın sonunda hayata gözlerini yumdu. Eşi Behice Çevik ise eşinin ölümünün ardından hala aşının bir mucize olarak gösterilmesine ve medyada eşinin iyileştiğine dair haberler yapılmasına son derece tepki gösteriyor. Hastanın eşi, aşının hastalığı önlemediğini sadece bir süre daha hastayı hayatta tuttuğunu belirtiyor.

Kanser Aşısı Tedavisi İle İlgili Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Açıklaması

Konuyla ilgili Türk Tıbbi Onkoloji Derneği’nden son derece bilimsel ve çarpıcı bir açıklama geldi. Açıklama şu şekilde;

“Son günlerde yazılı ve sözlü basında yer alan akciğer kanserinde aşı tedavisi konusunda hasta ve hasta yakınlarımızdan gelen sayısız soru üzerine Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Yönetim Kurulu olarak aşağıdaki açıklamayı kamuoyuna duyurma gereğini duyduk. Hastalarınız bu duyuruya kanser.org sitesinin toplum sayfasından ulaşabilirler.

Akciğer kanseri aşısı nedir?

İnsan vücudunda bağışıklık sisteminin çok önemli görevleri vardır. Bunlardan biri de vücutta sürekli oluşan veya dışarıdan aldığımız kendinden farklı ve yaşamla bağdaşmayan her türlü hücre ve organizmayı tanıyıp yok edilmesini sağlamaktır. Çoğu hücre de bu mekanizma sayesinde yok edilmektedir. Kanser hücrelerinin bir özelliği bu koruyucu mekanizmadan kaçabilmeleridir. Bu nedenle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinin kanser tedavisinde kullanılabilecek bir yöntem olduğu uzun yıllardır düşünülmüş ve farklı kanser tiplerinde bağışıklığı güçlendirerek tedavi çalışmaları başlamıştır. Bu konuda Kübaʹda geliştirilen bir aşının yapılan ön çalışmalarda akciğer kanserine karşı olumlu sonuçlar verdiği geçen hafta basında açıklandı. Racotumumab adlı aşı bağışıklık sistemini uyararak NeuGcGM içeren kanser hücrelerini tanıyıp yok eden antikorlar oluşmasını sağladığı gösterilmiştir. NeuGcGMʹnin normal hücrelerde bulunmadığı bilinmektedir.

Ön çalışma sonuçlarına göre aşı ileri evre akciğer kanserinde iyileşme sağlamamakla birlikte, ömrü ortalama 2 ay uzatmaktadır. Bu yarar, sadece kemoterapiden yarar gören hastalarda görülmüştür.

Aşı ile ilgili ilk çalışmalar ileri evre melanom (cilt kanseri), meme ve akciğer kanserlerinde yapılmıştır. Az sayıda hastada araştırma amacıyla yapılan ve faz I denilen bu çalışmalarda aşının bağışıklık sistemini uyarabildiği ve hastalar üzerinde yan etkilerinin fazla olmadığı bulunmuştur. Daha sonra yine araştırma amacıyla bölgesel ileri veya yaygın evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda yapılan faz II çalışmalarda; ilk verilen kemoterapi kürlerinden sonra racotumumab aşısı uygulananların, uygulanmayanlara oranla daha uzun süre yaşadıkları gösterilmiştir. Hastalarda aşının faydalı olması için kemoterapi sonrasında hastalığın gerilemesi veya en azından aynı kalması gerekmektedir. Kemoterapinin faydalı olduğu 176 hastada ilk iki ay içinde başlanılan aşı tedavisiyle ömür 2 aya kadar uzamaktadır. Az sayıda hasta sayısıyla yapılan çalışmalarda görülen küçük ama olumlu sonuçlar nedeniyle aşıyla ilgili daha ileri çalışmalar yapılmaktadır.

Aşıyla ilgili çalışmalar halen devam etmektedir.

İlacın tanı konulduktan sonra ilk yapılan tedaviye iyi cevap veren veya aynı kalan 1080 evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastanın alınacağı ve bizim için en değerli olan faz III çalışma devam etmektedir. Bu çalışma hakkında bilgi http://clinicaltrials.gov/show/NCT01460472 adresli siteden alınabilir. Çalışma Küba, Arjantin, Brezilya ve Singapurʹda hasta alımına devam etmektedir ve sonuçları Eylül 2015ʹde beklenmektedir. Ancak bu çalışmanın sonuçları görüldükten sonra aşının gerçek etkisi anlaşılacaktır.

Henüz yukarıda bahsedilen faz III çalışma sonuçlanmamasına rağmen, önceki çalışmaların olumlu sonuçları dikkate alınarak aşı Küba ve Arjantin’de 2013 yılında onaylanmıştır. Bu ülkelerde kemoterapi ile olumlu cevap alınan evre IIIB/IV küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanılı hastalarda racotumumab aşısı kullanılmaktadır. Ülkemizdeki toplantı sırasında Kübaʹ lı meslektaşlarımız Küba’da akciğer kanseri tedavisinde sadece sisplatin, karboplatin, etoposid, vinorelbin, vinblastin gibi bizim önceki dönemlerde kullandığımız kemoterapilerin uygulanabildiğini vurgulamışlardır. Aşının gemsitabin, premetreksat gibi son yıllarda kullandığımız kemoterapilerin uygulandığı hastalarda fark yaratıp yaratmadığı da bilinmemektedir. Elimizdeki olumlu veriler önceki tedavilerin kullanıldığı hastalara aittir.

Bu nedenlerden ötürü çok olumlu olacağı düşünülen bu aşının devam etmekte olan faz III çalışmasının sonuçları daha değerlidir ve beklenmelidir. Bugün için standart tedavi olarak kabul edilmesi uygun değildir.

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği olarak kanser tedavisinde alınan her olumlu sonucu heyecanla karşılıyor ve tedavide faydalı olduğu kanıtlanan her yeni ilaç ve yöntemi de hızla kullanıma katmaya çalışıyoruz.

Umarız bu tedavi yöntemi de tedavide başarılı olur.

TÜRK TIBBİ ONKOLOJİ DERNEĞİ YÖNETİM KURULU ”


Konuyu sizler için elimizden geldiğince kısa, öz ve sadece gerekli bilgileri toplayarak araştırmaya çalıştık. Bu makalede geçen tüm bilgilerin tarafsız ve fayda gözetilmeden, saf bilimsel gerçekler ışığında hazırlandığını önemle belirtmek isteriz. Allah tüm hastalarımızın yardımcısı olsun, sağlıkla kalın.

Haberler