Dün Okan Üniversitesinde Ahmet Ümit’ i dünya dillerine çevirmek sempozyumu düzenlendi. Sempozyumun konusunda Ahmet Ümit’in romanlarının 11 çevirmen tarafından farklı dillere çevrilmesi vardı. Etkinlik kapsamı içerisinde 20 ‘den fazla eserlerinin ve de 60’dan fazla romanının kapak resimlerinin yer aldığı bir sergi de gösterildi. Bu etkinlik kapsamında Ahmet Ümit soruları yanıtlayarak takipçilerinin de merakını giderdi.
Ümit yaptığı girişte şöyle bir cümle kullandı. 'Avrupa’da Türkiye’yi konuşmam’ benim romanım iyi ise iyidir, kötü ise kötüdür. Burada Avrupa’nın bir çifte standart uyguladığından söz etmek mümkündür. Örneğin Nazım Hikmet sürgün edilmiş ve hapsedilmiştir. Buna karşılık Sabahattin Ali öldürülmüştür hatta şu an birçok yazarımız cezaevindedir. Kısacası günümüzde avrupanın gözünün de üzerimizde olmasının nedeni budur. Burada Türkiye’ de politik durum elbette ki benimde hikayemi etkileyecektir ancak bu benim romanımın kalitesinden bir şey kaybedeceği anlamına gelmeyecektir. Kısaca Avrupa bu işe böyle bakıyor.
Bana bakarsanız ben her zaman politik düşüncesini açıklayan bir insanım dolayısıyla ülke dışına çıktığım da eğer ki mecbur kalmazsam ülkem hakkında çok fazla konuşmayı da tercih etmem lakin bunu yapan ve de yurt dışında yaşamak durumunda olan bir çok insan var. Bu nedenle de onları da bu konuda ayrı tutmak istiyorum. Onların başka bir çaresi yoktu ve belki de bunu yapmak durumundaydılar. Ben Avrupa’da konuşmayı değil Türkiye’de konuşmayı tercih ediyorum dedi.