Bir 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı daha kutlayacağız.
Dünyada bir ilk olan bu bayramı, çocuklara armağan ederek ulusal egemenlik gibi yüce bir kavramla çocukları birleştiren ATATÜRK’e minnet duyuyoruz.
Ama yüreğimiz hep buruk…
Ülkemizde en zor şey, kadın olmaktan önce çocuk olmak bence. Kız çocuklarının, geleceğin anneleri olarak yetiştirecekleri evlatlarıyla ülkenin yolunu çizecekleri en iyi şekilde yetiştirilmesi, eğitim görmeleri gerekir.
Oysaki çoğu kız çocuğu koca koca adamlara eş olarak veriliyor. Onlar çocukluklarını yaşamadan anne oluyorlar. Oyuncakları, ellerindeki bebekleri oluyor. Çoğu hiç okula gidemiyor, gidenlerse yarım bırakmak zorunda kalıyorlar.
Evlilik adı altındaki bu tecavüzden başka bir de evlenmeden cinsel tacize veya tecavüze uğrayanları da var tabii ki bu kız çocuklarının. Geçen gün okuduğum bir haberde, okulda öğretmeni tarafından taciz edilen kız, okuldan alınıp bir akrabasıyla evlendirilmiş. Tecavüze uğrasaydı tecavüzcüsüyle evlendirilirdi mutlaka. Kız çocukları böyle iğrenç bir çarkın içindeler diyeceğim de bildiğiniz gibi erkek çocukları hatta hayvanlar bile tecavüze uğrayıp duruyor ülkemizde.
Çocuk bayramı diyerek başlayıp bu kadar iç kararttım ama bununla bitiyor mu acaba çocukların çilesi? Senelerdir oturamamış bir eğitim sisteminde deneme tahtası olarak kullanılıp duruyorlar. Seçilecek okul bırakılmıyor onlara. Ders kitaplarından gördüğümüz bazı alıntılar akıllara durgunluk verecek derecede. Kadının sadece annelik yapabileceği daha minicikken kız ve erkek çocukların zihinlerine sokuluyor. Hele mühendislik gibi bir mesleği hiç yapmamalıymış kadınlar…
Böyle bir sistemde, çocuklarımızın geleceğini düşünemiyor insan. Tuzu kuru aileler için de durum değişik değil aslında. Paralarıyla çocuklarını bir yerlere getirmek için uğraşıyorlar. Özel okul cenneti oluyor ülkemiz yavaş yavaş. İçlerinde köhne zihniyetli ailelerin ise çocuklarını nasıl yetiştirdikleri malum.
Tüm bunların dışında çocuklarımız güvende değiller ilk başta. Neşe içinde arkadaşlarıyla sokakta oynayan çocuk görebiliyor musunuz artık? Parklar oldukça azaldı. Bazı semtlerde hiç yok. Betonlaşma sorunu yanı sıra çocuklarımızı yalnız bırakamıyoruz her an bir sapıkla karşılaşma ihtimalleri var diye. Gazetelerin üçüncü sayfaları kadın ve çocuk cinayetleri ile dolu. O yüzden ailelerde bir tedirginliktir gidiyor. Çocuklar okul ve ev arasında servislerdeler. AVM’lerin dört duvarı arasında kendilerine ayrılan oyun bölümlerinde ne kadar oynarlarsa artık. Bir yandan da sağlıksız beslenmenin baş aktörleri olan fast food zincirleri peşlerinde garibim çocukların.
Asıl garip çocuklar da hâlâ gördüğümüz “mendilci çocuklar” başlığı altındaki çocuklar. Boğaz tokluğuna, bedenlerine göre ağır işlerde çalıştırılan çocuklar o kadar çok ki. İnsafsız işverenler onları sömürüp duruyorlar.
Yani toplumun her kesiminin çocuğunun başka sorunu var. Ama tabii ki belli başlı ortak sorun, eğitim sistemi.
Yine de bu çok özel bayramı düşününce “23 Nisan kutlu olsun çocuklar!” diye haykırmak geliyor içimden…
Ama sonra daha sekiz aylık olan Deran Bebek geliyor aklıma… Hapiste anneleriyle olan çocukların yanına yeni katıldı Deran Bebek… Onun ilk çocuk bayramını, parmaklıklar ardında, güneşine engel olunmuş yaşayacağını düşününce, kutlamam boğamıza bir düğüm olarak takılıyor.
Ceyda Sevgi Ünal
Maalesef yazdiklarinin hepsi bizim ulkemizde yaşanıyor. Gercekleri dile getirmissin ellerine ve yuregine sağlık sevgili Sevgi Unal.