Okuduğum haberde her ne kadar bilmem kaç kez “bayan “ sözcüğü kullanılıyorsa da Bursa’da kadınlara öncelikli vagon uygulamasının başladığını öğrendim.
Ve kadınlar bu uygulamayı sevinçle karşılamışlar…
Ama isterlerse dörtlü katarın en sonunda kendilerine ayrılan bu vagona binmeyip öndekilere binerek “erkeklerle bir arada” seyahat edebilirlermiş.
Talep olduğu için böyle bir uygulama başlamış. Kolay değilmiş tabii kadınlar için bir vagonda üç yüz kişiyle bir arada seyahat etmek…
Ben, bunları zor koşullarda çalışmış bir kadın olarak çok iyi bilirim. Sabahın köründe Bakırköy’den biri tren olan iki ulaşım aracıyla Karaköy’e giden, dönüşte de aynı yolu kullanan bir kadın olarak… Sabah sabah nefret ettiğim rakı kokusunu duymak, burun buruna tanımadığım insanlarla o kadar yolu gitmek. Giriş çıkışlarda bir sürü gibi davrananlarla uğraşmak…
Bunları yaşayan bir kadın olarak hiç aklımdan geçmedi kadınlara özel bir vagon düşüncesi. Geçemez de. Çünkü ben bana özel bir uygulama istemem. Ben bir kadınım ama önce insanım. Neden erkeklerden ayrılıyorum? Neden benim üzerimde bir lütufmuş gibi garip uygulamalar yapılıyor? Neden erkekler için bir şeyler, uygulamalar düşünülmüyor? Onlar zaten açarak oturdukları bacaklarını biraz daha açıp otursunlar diye mi?
Aslında bu uygulama, erkeklere, sizin yüzünüzden yapıyoruz, siz nasıl insanlarsınız ki kadınlar sizinle aynı ortamda bulunmak istemiyor diye yapılan bir hakaret değil mi biraz da? Belli sıkıntılar oluyormuş… Biz o belli sıkıntıları da iyi biliyoruz; çoğu kadının başına gelen… Çok, ağzının, elinin payını vermişliklerimiz vardır. Bütün bu bilinen zorluklara rağmen kadınların tecrit edilmesine ben bir kadın olarak karşıyım. Ve hiçbir kadının da bunu istemesini kabul edemiyorum. Biz niye bazı kendini bilmez erkeklerden, onların yarattıkları ortamlardan kaçmak zorundayız? Bugün özel vagona, yarın evlerimize mi sığınacağız? Kadın bu bahanelerle yavaş yavaş sokaktan, toplumdan uzaklaştırılmak mı isteniyor? Hayata geçirildi diye haberi verilen bu uygulama, kadının hayattan koparılması başka bir şey değil.
Bence bunu isteyen kadınlar, rahatlarına düşkün, adam sendeci kadınlar. Zaten haberde bu uygulamaya “rahat etmek isteyen” kadınların talepleriyle başlandığı yazıyor. Bence bu “rahatlık” içinde kendilerini aşağıladıklarının farkında değiller. Değil vagon, duraklarda yerlerdeki sarı renkli “bayan vagonu” yazan simge bile başlı başına bir aşağılamadır aslında.
Şimdi böyle bir vagon dururken “benim gibi” bir kadın tutup öndeki vagona bindiği zaman, bindiğim vagondaki erkeklerle, o özel vagondaki kadınlar ne düşünecekler acaba? “Kadına bak, özel vagon varken gelmiş erkeklerin arasına!” demeyecekler mi? “Aranıyor!” gözüyle bakmayacaklar mı? Öyle ya iki adım gerideki vagonda “rahat rahat” gitmek varken…
Yani bu uygulama öyle masumane olmayacak bazı gözlerde. Peki, kim ister, burun buruna, gitmeyi, taciz edilmeyi ve diğer durumları yaşamayı? Ben de istemem. Ama bunun için de kendimi kadınlar vagonuna tıkamam. Gitsin beni rahatsız edenler, çevreye rahatsızlık verenler özel vagonlara. Hatta tacizciler için özel vagon konulsun.
Ben erkek olsam; böyle bir uygulamaya çoktan itiraz ederdim. Hani kardeşim eşitlik diye…
Eğer, böyle bir uygulamayla yaşadığım şehirde karşılaşırsam ki karşılaşmayı hiçbir zaman istemem; ben o vagona binmem arkadaş. Gider insan gibi normal vagona binerim. Eğer o vagonda insan olmayan varsa da haddini bildiririm.
Kimse beni toplumdan böyle soyutlayamaz…
Ceyda Sevgi Ünal
Yine Cesurca, yine meydan okumuşsun.