Günlerdir içim yanıp duruyor. Her haberde her videoda hop oturup hop kalkıyorum. Bastonlu, protez ayaklı kişiler mi görmedim videolarda, genç, yaşlı herkesi gördüm. Ağaç kadir kıymeti bilen insanlar onlar. Ve onlara destek olarak akın akın gelenler. Ağaçlara sarılıp bırakmak istemeyenler. Karşılarında asker, polis, jandarma. Orantısız güç uygulama. Tazyikli su, biber gazı, kaba kuvvet, cop. Gelenlerin bilgilerini alma baskısı. İnsanların biber gazı yüzünden sesleri gitmiş, gözleri yanıyor. Kimlerden koruyoruz ormanı şaşkınlığında 2021’den beri nöbet tutuyorlar zaten. Bunlarla yüreğim parçalanırken bugün bir fotoğraf gördüm. Askerler mola vermiş oturuyorlar. Nerede mi? Bir ağacın gölgesinde. Onlar da farkındalar tabii. Ama emir kulu olduklarından verilen emri yerine getiriyorlar.
Bak kaç yıllık ağaç gitti diye yıkılan upuzun ağacı göstererek dövünen insan kendini harap ederken kesimler devam ediyor. Emellerine ulaşana kadar devam edecekler. Kaç orman bölgesi şu anda kel kel duruyor. Ormanlarda yaşayan canlıların akıbeti zaten kimin umurunda? Ya ormansızlıktan iklimin etkilenmesi?
Nasıl bu kadar vicdansız olduk? “Kıyamet kopsa bile, o zaman elinizde bir fidan bulunuyorsa, onu dikmek için de bir engel yoksa derhal o fidanı dikin,” hadisinin hiç mi önemi yok? Ha, Orman Genel Müdürlüğü ile malum firma ağaç dikme anlaşması imzalamışlar. Sen güzelim ormanları yok et sonra oraya ağaç dikme sözü ver. Bu mümkün mü? Bir ağaç kaç yılda yetişir. O katledilen ağaçların yaşını biliyor musunuz? 180 yaşında ağaçlar var aralarında. Sanki insanla dalga geçiliyor.
Ayrıca kömür çıkarmak için yapılacak patlamaların nelere sebep olacağı aşikâr. Doğa bu yapılanları affeder mi? Öcünü almaz mı? Olan önce köylüye, çevre illere olacak. Bütününde bu katliamlar tüm ülkemize zarar verecek. Yandaş gazetelerin “mesele yine ağaç değil” başlığı altında yazdıklarına bakarsanız ağaçtan önemli şeyler varmış. Avrupa bile Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması yüzünden santrallerini kaldırma kararından vazgeçip harıl harıl kömür arayışına girişmiş. Yazdıklarının içinde gizli olanı görmekten acizler. Demek ki neymiş; Avrupa santrale karşıymış aslında.
Söylenene göre doğalgaz ithalatını yapmaktan bu santrallerle kurtarmışız geçen yılı. E, hani yıllardır ve özellikle seçimden önce keşfedilen 2023’ün ilk çeyreğinde kullanılacağı söylenen Karadeniz’deki bilmem kaç milyar metre küp doğalgaz olanağımız? Ayrıca bu engellenmeler yüzünden toprak altındaki kömürü kullanamayıp kömür ithal etmek zorunda kalıyormuşuz. Peki, ithal ettiğimiz bir sürü şeye ne demeli ki bunlar içinde tarıma vurulan sekteden dolayı baklagiller bile var. Elinize aldığınız baklagil ambalajına bakın bir. Bu arada yurdumuza Avrupa’dan gönderilen zararları sayılamayacak kadar çok çöplerden bahseden yok ama.
“Sözde çevreci” diye yaftalanan yöre insanı ve onları destekleyenler bu katliamın yapanların içinde asıl sözde çevrecilerin nasıl bulunduğuna hayret etmekte. Her şey göstermelik. İlk başta Atatürk sevgisi. İlk ve tek önderimize söz gelmişken ülkemizden bir tek ağaç eksilmesin diye yazlık evini yürüttüren o büyük insanı minnet ve sevgiyle anıyorum. Ve bahçıvanına söylediği sözleri aktarıyorum.
“Sen hayatında hiç böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki kesmeye muktedir görüyorsun kendini?”
Ceyda Sevgi Ünal