Boğaziçi mezunu, yıllarca Amerika'da yaşamış, dünyanın en az elli ülkesinde Atlas dergisine fotoğraf çekmiş Ali dostumun anlattıklarını sizlerle paylaşmak boynumun borcudur...
Ali'nin kısa öyküsüne geçmeden önce kısaca O'nun fiziksel özelliklerini de söyleyeyim... Ali en az bir doksan boylarında, yüz kiloya yakın dalyan gibi bir adamdır... Yaşı da Ellinin azıcık üstündedir...
Ali Antalya'nın hemen bitişindeği Çakırlar köyünde yaşar... Gerisini Onun ağzından dinleyelim:
''Köye ilk geldiğim zamanlardı... Erken kalkıp sabahları koşmak benim için yaşamın vaz geçilmez bir alışkanlığıdır... Bu alışkanlığımı portakal bahçeleri ile dolu yeni köyümde yapmak daha zevkli olacaktı...
Sabah şort atlet köyün içine girince çocuklar peşime düştüler... Sevindim önce... Hem onlara örnek oluyordum hem de yalnız koşmayacaktım... Fakat az sonra bu çocuklar beni taşlamaya başlayınca şok oldum...
Daha kötüsü köyün dışına çıkınca başıma geldi... Köpekler beni görünce havlayarak, peşimden koşmaya başladılar...
Bu olay ertesi gün, sonraki günler ve aylar hep devam etti... Bende pes etmedim elbet... Çocukların taşlarına karşı başıma baret taktım...
Haa asıl komik olan köpeklere karşı önlemim oldu... Onları görünce koşmayı bırakıp yürüyordum... Yürümek normal olduğundan bana havlamıyor, peşinden gelmiyorlardı... Onları geçince yeniden koşmaya başlıyordum...
İşte ben ötekileştirmeye karşı böyle başa çıkabildim...
Şimdi mi? Herkes alıştı... Köpekler bile bakmıyor artık...''