KADINMIŞIM

Amacından saptırılan şu Kadınlar Günü var ya bir iki ay önceydi yeniden andığım gün. Yine karşıma çıktı. Boşanalı on iki yıl oldu. Daha soyadımın düzetilmediği resmi kurumlar var. Ne yapacaktım kapı kapı resmi kurum mu gezecektim? Evlenince aldığım soyadı -ki neden kadınlar eşlerinin soyadlarını alırlar hiç anlamam- hâlâ oradan buradan kafasını çıkarıp duruyor.  

Biliyor musunuz kendimi ihbar etmiş gibi olacağım ama üzerinden on iki yıl geçti evimin su sayacını üzerime geçirmedim. Neden mi? Çünkü Sular İdaresi’ndeki yetkili, suyu üzerime almam için yeni kimliğimi yeterli görmeyip boşanma belgesi istedi. Şuraya bir hayret emojisi koysam yeridir değil mi?  İnat ettim ben de götürmedim. Böyle işte. Boşuna yazmamış rahmetli yazar Duygu Asena Kadının Adı Yok diye.

Yok gerçekten. Dul musunuz yandınız! Bir davetiyeye bile adınız konacakken yanında bir erkek ismi aranıyor. Bunu yapanlar kadınlar da oluyor. Daha bugün aidat vermeye gittiğim yöneticinin karısı “Yalnız mı yaşıyorsunuz?” sorusuna verdiğim yanıta “Allah kolaylık versin,” deyiverdi. Garibim bilmiyor ki ben göbek atıyorum durumum için. Zaten çoğu kadın bu yalnız kalma korkusundan, maddi sıkıntılardan boşanamayıp ölene kadar çile çekmiyor mu? Bir ara ortaya çıkarılmak istenen pembe otobüs projesine en çok kim onay verdi? Kadınlar ne yazık ki.

E, tabii bu durumlardan nemalanan erkekler de şiddet, taciz, tecavüz, mobing ne varsa uyguluyor. 14-15 yaşında kızlar kendilerinden 20 yaş büyük adamlarla evlendiriliyor. Minicik kız çocukları tecavüz edilip öldürülüyor hatta bu katiller en yakın akrabalardan çıkıyor.

Kadının toplumdaki yerinin altını, doğuştan “Kız doğdu galiba?” sessizliği çiziyor. Bakın sadece Ocak 2022’de 26 kadın öldürüldü. 28 kadının ise ölümü şüpheli görüldü. Bu sayı 2021 yılı içinde 280 kadın ölümü ve 217 şüpheli şekilde ölü bulunan kadın olarak kayıtlara geçti.

Şimdi bizdeki bazı tip erkekler Kadınlar Günü diye jestler yapmaya kalkışırlar. Sadece o günü kadınlara özgü kabul ederler, o günden sonra bir yıl onlarındır.

Onu bunu geçtim de Ukraynalı kadınlar için söylenenler yüreğimi öyle dağladı ki. O pislik sözleri ağızlarına alanlar değil erkek, insan değiller. İşgalcilerden milyon kez aşağılıklar. Aslında bu yıl temcit pilavı gibi aynı yakınmaları yapmamak için güne özel yazmayacaktım ama Ukraynalı kadınlar için söylenenler sinirimi zıplattı, anlık tepkimi uzatıp buraya taşıdım. Hoş böyle tipler Suriyeli kadınlar için de aynı düşüncedeydiler. Kaç tane Suriyeli kadın kuma gitmedi, kaç tane Suriyeli küçük kız büyük şehirlerden gelenlerin eline düşürülmedi. Yezidi kızlarını anımsar mısınız? Hani salyaları akanlara satın almaları için kafes içinde teşhir edilen esir Yezidi kızlar.

Geçen gün duyarlı olmamız için bir sivil toplum örgütünden yollanmış imza talebinin konusu şöyleydi: Hondras’ta hamile kadınların %80’i tecavüz sonucu gebe kaldıklarını söylemişler. Yüzlerce kız çocuğu tecavüze uğruyormuş. Devlet, 12 yaşındaki kız çocuklarını tecavüz gebeliklerini sürdürmeye zorluyormuş. Doğum kontrol hapı yasağı varmış. Ertesi gün hapı gibi. Bu yasağın kalkması için imza isteniyor. O kadar çaresizlik var ki koskoca bir bataklığı kurutmak için fıs fıslı ilaç sıkılmasından bahsediliyor gibi geldi bana. İçler acısı. Azgın erkekler yüzünden küçücük kız çocukları doğum kontrol hapı kullanacaklar. Bu zamanda aldırmayan erkekler, o zaman nasıl olsa hap var diye hiç aldırmayacak.  Bu nasıl bir adalet?

Bu dünya batsın diyor insan bunları duyunca, görünce.

Kadını önce insan olarak kabul edeceğini, insan olarak kabul edilmemiş annesinden öğrenememiş çoğunluk tüm bunlara neden olanlar.

Onun için kadınmışım, değilmişim umurumda değil. Çünkü önce insanım, insanız. İşte bunu bir anlayabilse insanoğlu. Bakın insanoğlu yazdım alışkanlıkla. Kıramıyoruz demek ki bir türlü erkeklere yüzyıllardır verilen payeleri. Kırmalıyız ama. Onun için düzeltiyorum: İnsan evladı.

Ceyda Sevgi Ünal