Dün yine bir doktorumuz katledildi.
Yüreğimiz kan ağlıyor.
Bir böceğe kıyılamazken onca yıl dirsek çürütmüş kendini hastalarına adamış bu insanların başına gelen kader olamaz. Evlatları, anaları, babaları, diğer yakınları bu acıyı nasıl kaldırsınlar? Onların yerine koyalım bir an kendimizi. Başlarına ne geleceğini bilmemenin çaresizliği, korkusu ile yakınlarını hastaneye yolcu etmenin stresini ne kadar hissedebiliyoruz?
Bir Avm’ye bile girerken alınan önlemler niçin hastanelere girerken alınmıyor da elini kolunu sallayan tabanca ile girebiliyor? Bu nasıl bir duyarsızlık? Bu kez katil bir güvenlik görevlisiydi ama bu ilk değil ki. Bir an önce hiç olmazsa çalışma ortamında doktorlarımızı korumalıyız.
“Bu nasıl?” diye başlayan sorularım çoğalır gider böylece.
Kim yanıt verecek bu sorularımıza? Birkaç gün önce mezuniyet töreninde sözlerine devam etmesi engellenen genç doktorumuzun, “Üniversitemiz idari kadroların önceliği de siyasilerin beklentilerini karşılamaktan çok üniversitelerdeki bilim insanlarının isteklerini değerlendirmek olmalıdır,” demesinden doğal ne olabilir ki?
Konuşmasınlar mı, fikirlerini sözlerinin başındaki gibi “Bilim, baskıların, siyasi kaygıların olmadığı, demokrasinin ön planda olduğu özgür platformlarda ilerler,” diye ifade etmesinler mi? Sıkıntı var ve bu genç doktor bunların altını çizmek istiyor. Devekuşu gibi kafamızı sokup görmemezlikten gelemeyiz.
Öte yandan başka bir mezuniyet töreninde Hekimlik Andı okunmasına önce ışıklar söndürülerek sonra perde kapatılarak engel olunması neyin nesi?
Biz bu genç doktorlarımıza şimdi değer vermezsek güvenliklerini nasıl sağlayabiliriz? Onların verdiği emekleri, çabaları giderlerse gitsinlerle baltalanırsa yarınımız ne olur?
Yalnız bırakılan doktorların kendi içlerinde dayanışmaları bir yere kadar. İki üç gün çalışmayıp grev yaparak çözümlenecek durumlar değil bunlar. Tabii ki ellerinden başka bir şey gelmediği için doktorlar bu yola başvuruyor. Protesto ediyorlar. O bile engelleniyor. Oysa ‘caydırıcı şiddet yasası’ bir an önce çıkmalı. Halk olarak doktorların yanında olmalıyız. Sadece Pandemi sürecindeki fedakârlıklarını düşünmemiz bile bunu yapmamız için yeterli.
Doktorlarımızın her an kendilerini tehlikede hissettikleri ortamlarında onlardan nasıl performans bekleyebiliriz? Can güvenlikleri olmadan gönüllerince bize hizmet verebilirler mi?
Sağlık sistemi, önce doktorlarıyla ayakta durur. Bunu unutmayalım.
Ceyda Sevgi Ünal
Sayın Ceyda Sevgi Ünal;
Önce bu duyarlılığınıza teşekkür ederim.
Giderek artan bu kabil olunsuzluklar, hars ve örf geçmişimizi alt-üst eden bir döneme girdiğimizin adeta göstergesi. Eğitimsizliğin yanı sıra, yapıldığı zannedilenin bile toplumsal yaşamımızı olumlu kılma noktasından ne denli uzak olduğu aşikar değil mi?
Çıkardıkları yasalara uymayanlar aklıma geliyor da, en yakınımdakilerden başlayarak, gelecek kuşağa dair beklenti ve umudum kırılıp dökülüyor.
Tek açık kapım...
Tükenmez diye tanımlanan "Mucize".
İyilik dileklerimle,
Uğur G.